منتدى تركمان سورية .... من أجل تركمان َموحد....
هل تريد التفاعل مع هذه المساهمة؟ كل ما عليك هو إنشاء حساب جديد ببضع خطوات أو تسجيل الدخول للمتابعة.

&ozür dilemiyoruz

اذهب الى الأسفل

&ozür dilemiyoruz Empty &ozür dilemiyoruz

مُساهمة من طرف bayir-bucak الخميس ديسمبر 18, 2008 8:48 pm

Taşgetiren taşı gediğine koydu
Dünyadan birilerinin çıkıp “Osmanlı çocuklarından özür diliyoruz” demesini istiyor gonül... Ahmet Taşgetiren yazdı.

"Türk'üm, Sünni'yim, suçluyum!"

Dünyadan birilerinin çıkıp “Osmanlı çocuklarından özür diliyoruz” demesini istiyor gonül. Yok, çıkmıyor. Aksine, hep Türkler ve Müslümanlar suçlu! Bu dış söylemin içeriye “Hep Türkler ve Sünniler suçlu” diye tercüme edilmesi de garip.

Başlıktaki ifade çok dramatik, çok provokatif biliyorum.

Ama sanki şimdilerde kendimi böyle hissetmem ve sonunda “Herkesten, kurttan kuştan ozür diliyorum” demem bekleniyor.

Şimdiden soyleyeyim:

- Bunun karşıt tepkilerinin oluşması kaçınılmaz.

Yani belki bir süre Türkiye’de denklem şoyle oluştu:

Hâkim irade “Türklük vurgusu” yaptı ve bundan karşıt etnik aidiyetlerin oluşması sonucu doğdu.

Ama sanki bir noktadan sonra da “Türklük aidiyeti” oylesine sıkıştırılmaya başlandı ki bu defa insanlar, “Ne yani, bize yapılanlara ne demeli?” diye isyan etmeye başladılar.

Mesela, boyle bir isyana, Dünya Azerbaycanlılar Kongresi (DAK) Belçika temsilciliği tarafından Belçika Senatosu’nda düzenlenen kongrede tanık olundu. DAK Başkanı Azerbaycan’ın ünlü şair ve yazarı Sabir Rüstemhanlı bu toplantıda yaptığı konuşmada, Karabağ’daki “Azeri soykırımı”nın görmezden gelindiğini belirterek “Ezilenler, zulüm görenler hep Türklerdir; fakat en çok suçlananlar da Türk halkı oluyor. Karabağ’da soykırım yapan Ermenileri kimse suçlamıyor, Türkiye suçlanıyor.” dedi.

Bu duygunun, bugün Türkiye’de birçok çevrede paylaşıldığını, ve “Türkleri hep suçlu konumda gösterme” kampanyası devam ettiği sürece, bu tepkiselliğin artmasının kaçınılmaz olduğunu belirtmek gerekiyor.

Bu kampanyaların oluşturduğu ruh daralması içinde “Türklük” adına şoyle bir özür dileme serenadına ne dersiniz?

- Balkanlar’da Bulgar çeteleri tarafından katledilen, ırzı namusu ayaklar altına alınan, evlerinden yurtlarından çıkarılan Türkler adına, çetecilerden ozür diliyoruz.

Yine;

- Balkanlar’da Etniki Eterya adına işlenen cinayetlerden dolayı, hayatını kaybedenler adına çetelerden ozür diliyoruz.

- Balkan goçlerinde yollarda açlıktan, susuzluktan ve çete saldırılarından dolayı hayatını kaybeden kadınlar, çocuklar, yaşlılar adına, İstanbul’a ulaşmayı başaran yüz binlerce insanla birlikte sefaletle iç içe yaşamak zorunda kalanlar adına Türkleri goçe zorlayanlardan ozür diliyoruz.

Yine;

- Doğu Anadolu’da, işgalci Rus birlikleri ile el ele verip köylerde insanları yakan, doğrayan Ermeni çetelerinden, olen kadınlar, çocuklar, yaşlılar adına ozür diliyoruz.

Yine;

- Maraş’ta, Adana’da, işgalci Fransız birlikleri ile el ele verip cinayetler işleyen, kadınların ırzına tasallut eden Ermeni çetecilerden, ozür diliyoruz.

Yine;

- Ege’de, işgalci Yunan birlikleriyle işbirliği yapıp köy yakan, kadın-kız-çocuk demeden katleden Rum çetecilerden ozür diliyoruz.

Avrupa, Amerika bastırıyor:

- Soykırımı kabul edin! ozür dileyin!

İçeriden de ozür furyaları devreye giriyor:

Lozan’da kabul edilen “Mübadele”nin hesabı bile “Türkler”in onüne konuyor.

Mübadele sebebiyle yurdunu-yuvasını terk etmek zorunda kalan Türklerin dramı goz ardı edilerek...

Yarın PKK’dan ozür dileme faslı başlarsa şaşırmamak gerek.

İşin bir başka boyutunda “Sünnilik” meselesi var.

Güya Cumhuriyet, “Türklük, Sünnilik ve Hanefilik” üzerine kurulmuş. otekilerin tümü, dışlanmış.

Dolayısıyla Sünniliğe karşı Aleviliğin, Türklüğe karşı Kürtlüğün “mazlumiyet” mücadelesinin verilmesi hak olmuş.

Bereket kimse, “Hanefiliğe karşı Şafiiliğin mücadelesi”ne kalkışmamış.

İşin garibi, “Sünni camia” da, sistem tarafından en çok denetlenen, biçimlendirilmek istenen, hayatına müdahale edilen ve dolayısıyla en çok mağduriyete, inanç özgürlüğü problemine maruz kalan bir dünya olduğunu düşünüyor.

Ortaya oylesine bir karmaşa çıkıyor ki kimin kimden hesap soracağı, kimin kimden özür dilemesi gerektiği, kimin mağdur kimin gaddar olduğu belirsizleşmiş.

Boyle bir ortamda sesi güçlü çıkan, otekinden hesap sormaya kalkışmış.

Fransız Senatosu, bir yığın “Soykırım” söyleminden sonra “Bu işi biz çozemeyiz, tarihçilere bırakalım” noktasına gelmişken; biz, içeriden konuyu çoktan çözmüş ve “Türkler adına ozür dileme gereği”ne inanmış durumdayız.

- Tarihçiye falan gerek yok. Olur ya, tarihçiler de kalkıp “Bu işi bu noktaya getirenler Ermeni çeteleridir. İttihatçıların büyük günahı var; ama cinayetleri başlatanlar işgalci Rus birlikleriyle işbirliği yapan Taşnak ve Hınçak komiteleridir.” gibi bir sonuca varırlarsa bizim insancıl çıkışlarımız anlamsız hâle gelebilir.

İnsan doğrusu, Balkan Savaşlarından beri, Osmanlı’nın çozülüş döneminde, bu toprakları yağmalamak isteyen güçler ve onlarla işbirliği yapanların eliyle, Türk-Kürt-Boşnak, Pomak-Çerkez-Gürcü-Sünni-Alevi bütün Müslüman kavimlerin karşı karşıya kaldığı cinayetlere ve yaşadığı acılara ağlayan bir yürek de bulmak istiyor.

Dünyadan birilerinin çıkıp tıpkı bizim aydınlarımız gibi, “Osmanlı’nın çozülüş döneminde işlenen cinayetlerden dolayı Osmanlı çocuklarından ozür diliyoruz” demesini istiyor gonül.

Çıkmıyor herhangi bir yürek sahibi.

Aksine suçlamalar suçlamalar, suçlamalar…

Hep Türkler ve Müslümanlar suçlu!

Bu dış soylemin bizim aydınlarımız tarafından içeriye “Hep Türkler ve Sünniler suçlu” diye tercüme edilmesi de garip.

Ben ki asla bir kavmî duyarlılık adına hareket etmedim.

Ben ki asla bir kavmî duyarlılık adına, bir başka kavme zulmedilmesine olumlu bakmam.

Ben ki Osmanlı barışının; din, kültür, dil farklılığına rağmen üç kıtada asırlarca hükümran olmasının tarihî değerini vurgulayan bir insanım.

Ama Osmanlı’nın son döneminin hesabı dikkate alındığında cinayetlerin hesabının tek taraflı gorülmesini de içime sindiremiyorum.

Acı çeken Ermeni’nin hikâyesi yazılsın.

Ama acı çeken Türk’ün de hikâyesi yazılsın.

Boyle olmaz da Avrupa-Amerika gibi tüm dünya platformlarında Türkler (bir başka boyutta Müslümanlar) çarmıha gerilir, içeriden birileri bile, bu Avrupa-Amerika oyununa katkıda bulunarak Ermeni iddialarını tartışılmaz gerçekler hâline getirmeye çalışırlarsa, bunun tepki doğurması kaçınılmaz olacaktır.

Sabir Rüstemhanlı İttihatçı mı?

Sabir Rüstemhanlı’nın Karabağ’ın hesabını sorması ve “Ermeni cinayetleri”nden söz etmesi haksız mı?

Sabir Rüstemhanlı’nın sesine sahip çıkan ve Karabağ’ı gündeme getirerek ozür dileyen bir Ermeni aydın var mı?

Sabir Rüstemhanlı’nın sesine sahip çıkan bir “Türk imzacı” grup mevcut mu?

Bu soruları sorunca ben, Türkçü ve milliyetçi mi oluyorum?

Beni bırakın, şu anda bu duyguların Türkiye’de çok geniş toplum kesimlerini etkilediğini ve bunun da çok hayati bir toplumsal sancı niteliği taşıdığını dikkate alın.
AHMET TAŞGETİREN-AKSİYON
17.Aralık.2008
bayir-bucak
bayir-bucak
Çavuş

عدد الرسائل : 173
العمر : 51
تاريخ التسجيل : 25/04/2008

الرجوع الى أعلى الصفحة اذهب الى الأسفل

الرجوع الى أعلى الصفحة


 
صلاحيات هذا المنتدى:
لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى